26 Ağustos 2010 Perşembe
Kur'an yorumcuları, İslam şeriatının büyüye karşı olduğunu, fakat Tann'ya inanmak ve kötülükte kullanmamak koşuluyla sihir ilmini öğrenmekte sakınca olmadığını söylüyor. Bunu kanıtlamak için de Bakara Suresi'nin 102. ayetini gösteriyorlar.12 Ayetin anlaşılamayan Süleyman ile ilgili kısmı için de İslam yazarları şöyle bir öykü ortaya atmışlar: Şeytanlar, Süleyman Peygamberi kötü göstermek için, onun gücünün sihir ve büyüden geldiğini anlatmak üzere, bunlarla ilgili kitaplar yazıp tahtının altına koyarlarmış. Halk da bu yüzden Süleyman Peygamberin kötü karakterli olduğuna inanmış. Bu ayetle Allah Muhammed'e kendisinden en aşağı bin yıl önce yaşayan Süleyman'ı büyü yapmış gibi gösterenlerin şeytanlar olduğunu anlatmış ve kâfir olmadığını bildirmiş.13 Halbuki, Tevrat'a göre Süleyman tektanrıya inanmamış. Çeşitli dinlerden 700 kadın alarak, onların dinlerini sürdürmüş.
Tevrat'ta I Krallar Bap 1 İ de onun hakkında şöyle yazılıyor:
"Ve Kral Süleyman, Firavununun kızı ile birlikte Moabîler, Am-monîler, Edomîler, Saydahlar ve Hittîlerden çok yabancı kadınlar sevdi. Rabbin İsrailoğullarına 'Onların arasına girmeyeceksiniz, çünkü onlar yüreğinizi kendi ilahları ardınca saptıracaklardır diye söylediği milletlerden idiler. Süleyman onlara sevgi ile yapıştı ve onun 700 kan sı kral kızı olup 300 de cariyesi vardı. Kanları onun yüreğini başka ilahların ardınca saptırdılar. Onun yüreği Rab ile bütün değildi ve Süleyman, Saydahların ilahesi Astarte'nin (Sümer in tnanna'sı) ardınca ve Ammonîterin mekruh şeyi Milkom'un ardınca gitti ve Süleyman, Rabbin gözünde kötü olanı yaptı. Yeruşalim'in önündeki dağda Moabin mekruh şeyi Kemmoş için ve Ammonoğullarının mekruh şeyi Molek için bir yüksek yer yaptı ve kendi ilahlarına buhur yakan ve kurbanlar kesen bütün yabancı kanları için böyle yaptı."
Görüldüğü gibi Süleyman ne İsrail'in Rab'bine ne de îslamın Allah'ına inanmış.
tslam kaynaklarına göre, Süleyman zamanında Babil'de halka büyücülük öğretilirdi. En büyük büyü öğretmeni Hârut ve Mârut idi. Büyüye ilişkin bilgiler bu iki meleğe indirilmişti. Onlar önce büyünün zararı konusunda uyarılırlar, sonra öğretirlerdi. Bunların öğrettikleri arasında ka-rıkocayı ayıracak türden olanlar da vardı. Bununla birlikte söz konusu büyü, ancak Allah'ın izniyle zarar verebilirdi. Büyüyü öğrenenler kendilerine zarar verecek şeyleri de öğrenmiş oluyorlardı. Ayete göre, büyüyü satın alanların ahırette hiç paylan yoktu.14
Bütün bunlar gösteriyor ki, dinler, başta Mezopotamya olmak üzere, çeşitli kültürlerden gelen etkilerle bulunduklan toplumun görüş, düşünüş, anlayış ve hayal gücüne göre şekillenmişlerdir.
0 yorum:
Yorum Gönder