26 Ağustos 2010 Perşembe
Diğer bir hadise göre, gökteki melekler, Âdem Peygamberin gönderilmesine rağmen insanların yola gelmediklerini alay konusu edinirler. Allah'a durum anlatılır. O da kendilerinin büyük söz söylememelerini, çünkü onların da insanların yerinde olsalar aynı şekilde davranacaklarını söyler. Tann'nın sözüne inanmayan melekler, Tanrıdan izin alarak, denemek için seçtikleri Hârut-Mârut'u yeıyüzüne gönderirler. Onlara giderken, zina etmemelerini, puta tapmamalarını, insan öldürmemelerini, içki içmemelerini, kumar oynamamalarını söylerler. Fakat onlar karşılarına çıkan çok güzel kadına vurulurlar. Kadın onlara kocası ile anlaşamadığını anlatırken Hârut-Mârut da onu elde etmek için türlü kurnazlıklara başvururlar.
Bir başka anlatılışa göre, Hârut ve Mârut'un bu şekilde davranışları üzerine kadın göğe kaçar. Arkasından bu melekler de göğe çıkmak isterlerse de kabul olunmazlar. Fakat mümin birisinin yardımı ile bu iki melek cezalannı çekmek üzere Babil'e gönderilir. Kıyamet gününe kadar orada kalacaklar. Sihir ilmini öğrenmek isteyenler onlara gidip yüzlerini görmedikleri halde seslerini işiterek istediklerini öğrenirlerini ş.
Diğer bir anlatışa göre de güzel kadın, Hârut-Mârut'un göğe çıkmak inmek için kullandıkları sihirli sözü öğrenir ve göğe çıkar. Fakat Tanrı ona bu sözcüğü unutturup onu bir yıldız yapar. Hârut-Mârut da Babil'de kalarak halka sihir ilmini öğretirler. Meydan Larousseta bu hikâye biraz daha değişik. Melekler aynı nedenle Hârut-Mârut'u seçtiklerinde Tann onları Babil'e gönderir. Onlar gündüzleri yeryüzünde bulunur, geceleri de Tann'ya dua okuyarak göğe çıkarlarmış. Bir gün Zühre adında çok güzel bir kadın, kocasından boşanmak için bu iki meleğe başvurmuş. Onlar kadına âşık olmuşlar. Onunla yatmak istemişler. Kadın şarap içip puta taparlarsa kabul edeceğini söylemiş. Hârut-Mârut kadının istediğini yapmış. Yine de kadın onlarla yatmamış. Bu kez onlara, gökyüzüne çıkmak için söyledikleri duayı öğretirlerse yatacağını söylemiş kadın. O duayı öğrenince göğe çıkmış ve Allah da onu yıldız yapmış, tki melek tdris Peygamber'i, işledikleri günahı Tann'nın affetmesi için aracı yapmışlar. Dünyada cezalannı çekmek istediklerinden Allah da onlann Babil'de bir kuyuya baş aşağı asılmalarını emretmiş. Turan Dursun'un yazdığına göre, bu hikâyeler Kur'an yorumlarının hepsinde varmış, islam ile ilgili bütün yazarlar da bunları hiç eleştirmeden kitaplarına almı şl ar.
Sayın Prof. ilhan Arsel'in verdiği kaynaklara göre, Hârut-Mârut un kadına verdiği gizli parola Musevilerin Mİdraş'ında yazılı imiş. Acemcede Hârut sihirbaz veya büyücü, Mârut da kuyu anlamına geliyormuş. Divan edebiyatında bu ikisi "sevgilinin büyüleyici bakışı" gibi deyimlerde kullanılıyor.
Bunların bir de Mısır'ın efsane tarihindeki Kral Aryak zamanında yaşadığı söyleniyormuş, Prof. îlhan Arsel, bunların Yahudi, Acem ve Mısır kaynaklı masallar olduğunu yazıyor.9
Bu hikayelerdeki üç eleman, Hârut-Mârut ve Zühre adlı güzel kadın, Zühre, Venüs yıldızının Arapça adı. Sümer Aşk Tanrıçası inanna da Venüz yıldızını simgeliyor. Aynı zamanda erkekleri baştan çıkaracak kadar güzel. Zühre de öyle. înanna'ya Çoban Tannsı Dumuzi ve Çiftçi Tanrısı Enkimdu âşık oluyor. Zühre'ye de Hârut-Mârut. Inanna'nın karşılığı Zühre olmuş. Dumuzi ve Enkimdu'nun karşılığı da Hârut-Mârut, Bunlar Sümer Tanrılarının çoğunun tektannlı dinlere melek olarak girdiğine de bir kanıt. Zühre'nin yıldıza dönüşmesi de Inanna'nın Venüs'ü simgelemesine paralel
Görüldüğü gibi, Ortadoğu'da çıkmış olan tektannlı, hatta çoktanrılı dinlerin ana kaynağı Sumerlilere kadar ulaşıyor.
Efsaneler uzun çağlar içinde yerden yere, ağızdan ağza dolaşırken, insanlar onları kendi algılarına, düşüncelerine göre çeşitli şekilde anlatmışlar, yorumlamışlar ve yazmışlar.
Bakara Suresi'nin bu 102. ayetinde büyü ile ilgili kısmın açıklamasında, Islamda sihir ve büyünün fena amaçla kullanılmaması gerektiğini göstermek için yazıldığı söyleniyor. Sumerlilerden başlayarak Mezopotamya halkı arasında sihir ve büyü var. Orada da fena amaçla kullanılması kanunlarla yasaklanmış,
ilk Sümer kanunu olarak bulunan Üçüncü Ur sülalesinin kurucusu Urnammu'nun (oğlu Şulgi'nin de olabileceği bir varsay ım-tÖ 2050) kanununda "Eğer bir adam büyücülükle birini suçlarsa nehre atılacak.10 Nehirde boğulmazsa 3 şegel gümüş verecek (Madde 10). Burada suçlayan bile suya atılıyor. Hammurabi kanununda büyü ile ilgili Madde 2'de, Asur kanununun 47. maddesinde "İster erkek, ister kadın büyücülükle yakalanırsa öldürülecektir" deniyor.11
0 yorum:
Yorum Gönder