Sumer Tanrılarının esas adlarının başka, niteliklerine göre diğer adları da vardı. Babilliler bu adlardan 50'sini yeni yarattıkları Tann Marduk'a vererek tek Tann düşüncesine doğru bir adım atmışlardı.
İsiam dininde Allah'a verilen 99 ad, aynı geleneğin bir devamı gibi görünüyor.
Sumerlilere göre ölüler, "kur" adlı karanlık, dönüşü olmayan bir yeraltı dünyasına gidiyorlar. Tevrat\a bu; Şeol Yunan'da Hades, /ncif'de cehennem, İslam'da ahret olarak devam etmektedir. Sumerlilere göre burada tekrar dirilme yok. Fakat yeraltı dünyası; oranın Tannlan, rahipleri, ölenlerin gölgeleriyle oldukça hareketli bir yer. Buradan bazı özel durumlarda gölgeler yeryüzüne çıkabiliyor, Gılgamış'ın çağrısı üzerine arkadaşı Enki-du'nun gölgesi çıkarak iki arkadaş konuşuyorlar. Tevrat Samuel I:28'de Kral Saulun isteği üzerine SamueVin gölgesi yeraltından çıkıyor.
Sümer'de yeraltındaki ölülerin ruhları için yiyecek ve kurbanlar sunul-mazsa, onlar yeryüzüne çıkarak insanlara rahatsızlık veriyorlar. Ölenlerin arkasından çok fazla ağlayıp sızlanmak onları sıkıyor. îslamiyette de ölüler için yapılan dualar, kurbanlar bu inanışın bir devamı. Bizde de "çok ağlayıp ölünün ruhunu rahatsız etmeyin" sözü vardır.
Yahudilere, Babil tutsaklığından sonra Perslerin etkisiyle, Zerdüşt dininden; ölülerin tekrar dirileceği, cennet, cehennem ve Sırat Köprüsü girmiştir. (Hayrullah Örs, Musa ve Yahudilik, İstanbul, 1966, s,361.)20 Kur'an 'da Sırat Köprüsü yok.
Sumerltler, kendilerinin, Tanrılar tarafından seçilmiş üstün bir halk olduğunu yazmışlar. 7ev/arta Yahve, Kur'an'&d Allah, îsrailoğullarını üstün bir kavim yapmıştı. Tevrat Tesniye 14:6; Kur'an Câsiye Suresi, ayet 16; Bakara Suresi, ayet 27.
Sumerliler kadınları bir tarlaya benzetmişler. Aynı deyim hem Tevrat, hem Kur'an'da var. Kur'an da "kadınlarınız sizin için bir tarladır, tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın" yazılı (Bakara Suresi, ayet 223). Bunu müfes-sirler çeşitli şekilde tefsir etmişler. (Bkz. Turan Dursun, Din Bu 3r İstanbul, 1991, s.28, 28.) Bu tefsirlerde, bir kadınla nasıl cinsel ilişkiye girileceği müstehcen bir şekilde açıklanmaktadır.
Sumerliler, dünyadaki bütün olayların ve Tanrıların isteklerinin gökte yıldızlarla yazılı olduğuna inanırlardı. Kur'an'da aynı inanış "Levh-i Mahfuz" olarak sürüyor. (Dipnot 23'e bakınız.)
Nemi Suresi, ayet 75:
"Gökte ve yerde göze görünmeyen hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta da (Levh-i Mahfuz) bulunmasın,"
Bürûc Suresi, ayet 17, 18:
"Orduların haberi geldi mi sana? Onlar Firavun ve Semûd orduları idi (nasıl helak oldular?). Bilakis inkarcılar bir başka çeşit yalanlamanın içine düştüler. Allah onları arkasından kuşatmıştı. Hakikatte onların yalanladıkları Levh-i Mahfuz'da bulunan şerefli Kur'an'dır"
Bu ayete göre Kur'an bile gökte yazılı bulunuyor. Sümer'den kaynaklanan bir inanç!
Sumerlilerde 7 sayısı çok önemlidir. 7 gün geçmek, 7 dağ aşmak, 7 ışık, 7 ağaç, 7 kapı gibi. Aynı şekilde Tevrat ve Kur'an'da da 7 sayısı bolca bulunmaktadır. İslam'a göre cennetin 7 kapısı vardır; Sümer yeraltı dünyasının da 7 kapısı bulunuyor.
Yahudi dinsel törenleri Bahirden alınmıştır. Onların bu törenlerde söyledikleri şarkılar, Mezopotamya'da yenıyıl bayramlarında söylenen şarkılara benzemektedir. Cinlerin yok edilmesi duaları da Babil kökenlidir.
Sumerliler Tanrılarını sevindirmek, onlardan bir istekte bulunmak, hastalıklardan kurtulmak için veya yaptıkları adaklara karşılık kurban kestirirlerdi. Bu kurbanlar sakatsız ve hastalıksız olmalı ve kurban sahibi vücutça temizlenmeliydi. Kurbanlar, rahipler tarafından özel dualarla ke-
silirdi. Kurbanın sağ kalçası ve iç organları Tanrıya takdim edilir, gerisi etrafta olanlara dağıtılırdı, İslamlıkta da kurbanlar aynı koşullarda kesiliyor, Yalnız hocanın kesmesi zorunlu değil. Kurbanın sağ kalçası ile iç organları Tann yerine kurban sahibine bırakılır, gerisi dağıtılır.
Sümer'de Erhanedan devrinde Ur Kral mezarlarına göre, Kral ve Kraliçeler askerleri ve etrafındakilerle birlikte gömülürdü. Fakat metinlerde her türlü kurban yazılmasına karşı insan kurbanı yok. Buna mukabil İsrail'de, Yunan'da insan kurbanı yapılmış. (Cyrus Gordon, The Commen Background of Greek and Hehrew Civilization, New York, 1966, s.225.) îbranilerde ölü veya dirileri kıvandırmak veya şahısların sağlığını korumak için Tanrı ile bir tür anlaşma olarak insan kurbanı yapılmış. (Tevrat, Sauel II 21: 6-9; Hayrullah Örs, Musa ve Yahudilik İstanbul, 1966, s. 142.)
Araplarda da bunun olduğunu, hatta Muhammed'in büyükbabasının "eğer on oğlum olursa birini Tanrı'ya (veya Tannlara) kurban edeceğim" dediğini bir kitapta okumuştum. Mezopotamya'dan gelen İbrahim Peygamber bu ilkel âdeti kaldırtmış,
Sumerlilerde, okul tabletlerine göre 6 gün çalışma, 7. gün dinlenme var. Bu Yahudilere Sabbat olarak geçmiş. On emirde "Sabbat'ı düşün, onu kutsal gün olarak gör!" deniyor. 6 gün çalışıp yedinci günü Tanrıya adanmış bir dinlenme günü oluyor. Yahudilere ve Kur'an'a (dipnot 28'e bkz.) göre Tann 6 günde dünyayı yaratıp yedinci gün dinlenmiş. Bu günün cumartesi olması da Babillilerden geçmiş. Babilliler her ayın 7. gününde (Şapatu) bir kutlama yaparlardı. Bu üzgünlüğü ve nefis terbiyesini ifade eden ve Satürn gezegenine adanmış bir gündü, (Saturday, Satürn gezegeninden gelen bir gün adı, yani cumartesi). Satürn kötü güçlerin temsilcisi idi. Yahudiler bu günün anlamını değiştirerek onu neşeli bir hale koymuşlardın Onlar cumartesi gününü Tann'ya dua ederek, kitaplar okuyarak çeşitli eğlencelerle geçirirler ve en ufak bir işe el sürmezler. îslamiyete bu gün Cuma'ya dönüştürülerek daha hafifletilmiş kuralla alınmıştır.
Sumer yazarlanna ve ilahiyatçılanna göre her insanın ve ailenin bir şahsi Tannsı veya Tannsal baba yerine geçen iyi bir meleği vardı. Bu, bir fal, bir rüya veya görünen Tann ile bir anlaşma yapılarak belirlenirdi. Bunun görevi, Baştannl ardan, ait olduğu kimse için sağlıklı ve uzun ömür
dilemek ve onun isteklerini Tanrılar meclisine iletmek. Tevrat'ta (Tekvin 31:53), "İbrahim'in, Nahor'un Allahı, babaların Allahı aramızda hükmetsin!)" deniyor. Bu da Sumerlilerin şahsi Tanrısının bir yansıması. İbrahim'in Allahı, İbrahim ile, onu tanıyacağına, kendine Allah yapacağına dair bir ahit yapıyor, onu da sünnet yapılmak suretiyle pekiştiriyor.
Kur'an1da (Kaf Suresi, ayet 17, 18). "Hiç kimse yoktur ki, onun üzerinde bir koruyucusu ve denetleyicisi bulunmasın" denmektedir kit bu da Sumerlilerdeki bireylerin özel Tanrılarını yansıtıyor.
Sumer Tanrılarının gökte toplandıkları duku adında bir yerleri var. İslam inanışına göre de Allah yedi kat göğün üzerinde Arş'ta oturuyor. (Hûd Suresi» ayet 7; Furkan Suresi, ayet 59; Secde Suresi, ayet 4.)
Kur'an'&göK (Şûrâ Suresi, ayet 51) Allah, bir insana ancak vahiy yoluyla, perde arkasından veya bir elçi gönderip dilediğini ona bildirir.
Tevrat1ta Tanrı ile şahıslar (peygamberler dışında Musa'nın kardeşi, kölesi İbrahim'in karısı gibi) karşılıklı konuşuyorlar veya insan şekline girmiş melekler Tanrı'dan haber getiriyor veya Tanrı istediğini rüyada bildiriyor.
Sümer'de Tanrı sadece bir kez duvar arkasından konuşuyor (Bilgelik Tanrısı Enki, Tufanın olacağını, Nuh'un karşılığı olan Ziusud-ra'ya duvar arkasından söylemiş). Tanrılar insanlara yapacakları işleri rüyalarda bildiriyor. Bunlardan başka fal ve kehanet yoluyla insanlar, Tanrıların isteğini öğreniyorlar.
Tevrat'daki ilahiler, atasözleri ve deyimlerin Sumerlilerden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.21 Sumer atasözleri Tufan kahramanı Zi-
usudra'ya babası Şuruppak tarafından, Tevrat'ta, Süleyman'a babası Da-vud tarafından söyleniyor. Kuran da ise Lokman tarafından adı verilmeyen oğluna öğüt veriliyor Lokmanın kimliği hakkında çok çalışılmış; bazıları onun peygamber olduğunu, bazıları da çok dindar olduğundan Tanrı tarafından uzun ömür verildiğini, yaşamı boyunca bilgisinin arttığını söylüyor. O, 560 yıl yaşamış ve bir adı da Sumercc Zi-usudra gibi ölümsüz anlamına gelen Lubad imiş. Arami edebiyatında Ahiqar, Bizans'ta Planudes olarak ortaya çıkıyor. Bunların hepsi Sümer'deki Ziusudraya dayanmaktadır (Paul Lunde, Aesop oftke Arahc, Aramco, 1974, March-April, s.2),
Sümer'de rüyalar Tann bildirisi olarak yorumlanıyor, Bu rüyalardan bazılarının etkisi Tevrat vc Kur'an da görülmektedir. Bunlardan en ilginci Yakub'un oğlu Yusuf un rüyasıdır. Yusuf "rüyamda tarlanın ortasında demetler bağlıyorduk. Benim demetim kalktı dikildi. Sizin demeliniz onun etrafını kuşatıp benim demetine eğildiler" deyince, kardeşleri "bu bizim üzerimize kral mı olacak?" dediler. Yusufun ikinci rüyasında güneş, ay ve 11 yıldızın kendisine eğildiklerini söylemesi üzerine, kardeşleri onu öldürmeye karar veriyorlar. (Tekvin 97:7, 9.)22 Aynı şekilde Sumer Kralı Urzahaba'nın yanında çalışan Sargon, gördüğü rüyayı Krala söylcyince, Kral "benim yerime kral olacak" korkusuyla Sargon'u öldürmek istiyor. (Jerrold S. Cooper, Sargon and Joseph, Dream Come True. Biblical and Related Studies; Prcscnted to Samuel lwry, Indiana, s.33-35.)
Sumer mabet ve saraylarının yapılışında izlenen yol. bunlar hakkında yazılan ilahilerde belirtilmiş. Yapıya başlamak için önce Tanrının önermesi gerek. Bu da genellikle rüyada bildiriliyor. Bundan sonra yapı malzemesi ve sanatkârlar toplanıyor. Yapıya başlamadan ve bittikten sonra
temizlik törenleri yapılıyor. Bu yapıların görkemliliği övülüyor, adanma hikâyesi anlatılıyor. Bazı ilahilerde yapıyı yaptıran Tann tarafından kutsanmak suretiyle ödüllendiriliyor.23 Tevrat'ta da aynı yol izleniyor.
Sumer Tanrı evleri hangi Tann için yapılmış ise o Tanrının ve ailesinin heykelleri içine konurdu. Kiliselerdeki İsa ve Meryem'in heykel ve resimleri bu âdetin bir uzantısı.
Sumerlilerde rahibeler tapmaklara Tamının gelini olarak çeyizleriyle girerlerdi. Bu, Hıristiyanlıkta devam etmektedir. Törenlerde Meryem'in heykelinin taşınması, Sumer törenlerinde Tann heykellerinin gezdirilmesini yansıtıyor,
Hıristiyanlıkta olduğu gibi Sümer'de de günah çıkaran rahipler vardı, bunlar kırmızı elbise giyerlerdi.