TARIHTE ILK KRAL KAHRAMAN GILGAMES 1

9 Şubat 2014 Pazar

Gilgames, sarayin Firat Nehri'ne bakan bölümünde oturmus, nehrin sakin sakin akan sularini, sularin üzerinde salina salina gidip gelen tekneleri, yelkenlileri izliyor, bir taraftan düsünüyordu. Omuzlarina kadar inmis siyah saçlari, kir düsmeye baslamis sakali ve biyiginin süsledigi yüzü. deri elbisesinden açik kalan kol ve bacaklarinin adaleleri, uzun boyu, iri gövdesi ile bir taraftan çok yakisikli, bir taraftan çok güçlü görünüyordu. Halki onu kendilerinden çok üstün ve farkli bulduklarindan, onda bir Tanrisallik var diye düsünmüs ve vücudunun üçte ikisinin Tanri, üçte birinin insan olduguna inanmislardi. Bu yüzden annesinin Tanriça Ninsun, babasinin da, kendisinden bir önceki Kral Lu-galbanda oldugunu söylüyorlardi. Gilgames, Uruk sehrinin kraliydi. Onun kral olusu hakkinda da garip bir öykü vardi. Sözde babasi kendinden iki önceki Uruk Krali olan Emmerkar imis. Bir gün Kral'a bir falci, kizinin bir oglu olacagini, büyüdügünde krali, yani dedesini öldürerek kralligi elinden alacagini söylemis. Bunun üzerine Kral, kimseyle beraber olmamasi için, kizini bir kuleye kapatmis. Disari çikmasini önlemek için de, yanina bir bekçi koymus. Bu kadar önlemeye ragmen, kiz yine hamile kalmis. Dokuz ay sonra kizin bir oglu olmus. Bekçi çocugu görünce, Kral kendisini öldürecek korkusuyla çocugu  kuleden  asagi  atmis.  O  sirada kulenin  altindan  bir kartal uçuyormus. Çocugun düstügünü gören kartal, hemen onu sirtina almis ve bir hurma bahçesinin kenarina büyük bir dikkatle birakmis; onu birakirken bahçivan görmüs. Ne oldugunu anlamak için yanina yaklasinca güzel bir bebekle karsilasmis. Hemen onu alip evine götürmüs. Karisi ile birlikte "her seyi gören ve bilen" olsun diye ona ayni anlama gelen "Gilgames" adini vermisler. Çocuk büyüyüp delikanlilik çagina gelince, bahçivanin yanindan ayrilmis. Dere tepe düz demeden, sehir sehir dolasmaya baslamis. O arada yazi yazmayi, okumayi ögrenmis. Adina uygun olarak birçok bilgi edinmis. Akil soranlara akil vermis, yol soranlara yol göstermis. Böyle dolasirken, bir gün yolu onu Uruk'a getirmis. Uruk, büyük bir sehir. Sokaklarda hayran hayran dolasirken, onu görenler bir yabanci oldugunu anlayarak, "nereye gidecek?" diye arkasina takilmis. Nihayet sehrin büyük Pazar Meydani'na gelmisler. Derken, etrafina halk toplanmaya baslamis. Gilgames, bir heykel gibi durarak gelenlere, gelenler de ona bakiyormus. Sehrin yaslilari aralarinda, "Kralimiz öldü. Bir oglu yok. Bu delikanli hem iri vücudu, hem yakisikliligi ile tam bize kral olacak gibi. Gelin bunu kralimiz yapalim" diye konusmaya baslamislar. Herkes birbirine bu lafi aktarmis. Her duyan bunu onaylamis. Bunun üzerine, yaslilar gidip ona kendisini kral yapmak istediklerini söylemisler. Gilgames, hiç düsünemedigi böyle bir istegi geri çevirir mi? Hemen kabul etmis. Bunun üzerine onu saraya götürüp, giydirip, kusatmislar ve krallik tahtina oturtmuslar. Iste o böylece Uruk Krali oluvermis. Uruk, Sümer ülkesinin Tufan'dan sonra ilk var olan sehirlerinden biriydi. O zamandan Gilgames'e kadar dört kral yönetmis Uruk'u.

0 yorum:

Yorum Gönder